5 Nisan 2010 Pazartesi

Spor Salonu Halleri




Bugün spor salonunda 1buçuk saatim geçti. Evet bibuçuk saat, yazması kolay. Ayıptır söylemesi her yerimden ter aktı, anam ağladı ve de tüm kaslarım isyan bayrağını çekti. Olsun, son 1 ayda 4 kg vermenin gazıyla, spor salonuna her gün gitmeye karar verdim. Haftada 1-2 kez gidince bile işe yarıyorsa her gün spor yaparsam benim bu hızla Çağla Şıkel olmam gerekir 2 aya kalmadan. Değil mi? Lütfen...


Neyse, sporda her zamankinden daha fazla kadın vardı. çünkü biliyorsunuz havalar ısındı ve tüm kadın kısmının aklına rejime girmek aynı anda geldi. Her bahar başı aynı ritüeli hemcinslerimle yaşıyoruz sanırım, bakalım aynı yüzleri ne sıklıkla göreceğim, ya da beni ne sıklıkla görecekler .


Şimdi bu spor salonlarında benim anladığım bir jargon var. Kendinden zayıf ve güzel vücutlu olanla konuşmuyorsun. Senden şişman ya da seninle aynı olanla hemen muhabbeti koyuyorsun. Böylece spor salonunun kendine özgü sosyal ortamı oluşuyor . Benimle herkes konuşuyor mesela, zayıf bir kızcağız var, kimse selam bile vermiyor.


Sonracıma, edilen muhabbetlerde herkesin kilosunun bir sebebi var. Çocuk yaptım, hastalık geçirdim, stresliydim, çalışma hayatı filan gibi. Kimse de demiyor, çok yiyorum uleeen, tatlıya çukuya böreğe mantıya doyamıyorum diye.


Bir de herkes bir alete, mesela koşu bandına ilk çıktığında, herkesin ona baktığını zannediyor ve acayip kasılıyor. Buradan onlara seslenmek istiyorum, kasılmayın sadece ben bakıyorum, o da zaman geçsin diye.


Bir de acı gerçek, spor salonunda vakit geçmiyor, ki bizim siteninkinde tv bile yok. Telefonumu kurcalayıp duruyorum ben de, yoksa bir bant üzerinde yürüyüp yürüyüp hiç bir yere varamamak çok sinir bozucu!


1 yorum: