30 Aralık 2009 Çarşamba

2010 Kırmızı Don


Yarın akşam bir seneyi daha çöpe atıp yenisini karşılayacağız. Geri saymanın ,yılbaşı ağacının, yeni takvimlerin, kırmızı donların ve hediye paketlerinin zamanı yaşanıyor, cuma sabahına geçecek hepsi. Geçmeden tadını çıkarmak lazım, biraz romantik bir yaklaşım olsa da, iyi değerlendip şükretmek , hayal kurmak ve umut etmek lazım. Yarın akşamın bir başlangıç fırsatı verdiğini gözden kaçırmamak lazım.

2010' dan çılgın şeyler bekliyorum ve uzuuun bir yapılacaklar listem var. Yaptıkça "tik" atacağım. Saçma olsa bile 2010'dan beklediğim her şeyi yazdım, herkese de tavsiye ediyorum, Biraz da biz sipariş verelim kadere di mi ama?

Yılbaşı akşamını nasıl geçireceğim konusunda ise çok heyecanlıyım. Uzun zamandır ( 10 ay kadar) alkol sürmedim ağzıma, yarın akşam bir kadeh şarap içeceğim.

Bir de doğum için ala ala 1 Ocak tarihini almış en samimi arkadaşım durumu var. Yani 2010'un ilk sabahı özgünceğizimin başucunda doğumunu bekleyeceğim.

Öyle ya da böyle, ne demiş bir büyük türk düşünürü; " Gidene bay bay, gelene hay hay."

Hoşgeldin 2010 ! Eli boş gelme 2010!

28 Aralık 2009 Pazartesi

Güven Meselesi : Bakıcı


Hayatınızda kaç kere banka kartınızı şifresiyle beraber akrabanız olmayan birine verdiniz? Kaç kişiye evinizin anahtarını verip tatile çıktınız? Sevgilinizi gözü kapalı emanet edebileceğiniz kaç karşı cins tanıyorsunuz?

Çok değer verdiğiniz bir şeyleri gözü kapalı başkasına emanet etmek çok zor değil mi? Ben bu yukarıda yazdıklarımı solda sıfır bırakacak bir güven testine girdim çok yakın zamanda. Ve anladım ki "güven" derin bir mesele

Bebek geldiğinden ve beyaz saçlı aile üyeleri evimiz topraklarını terk etttiğinden beri, yani 40'ım çıktığından beri, evimizi minik efendi'nin ( bebeğin) hüküm sürdüğü bir krallık olarak düşüne bilirsiniz. Ben bu süreçte onun sadık hizmetkarı olarak hizmette kusur etmemeye ve elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Günler bu şekilde geçerken bir yardımcı olsa evimizde diye düşündük, pazar günü , tanıdığımız birinin aracılığıyla bir hanımla görüştük. Konuşması, ailesi çok düzgün görünen kadıncağız kendini anlatırken ben kafamda psikopat gibi izlediğim bilumu csi lardan senaryolar döndürüyordum. Kadın aklımdan geçenleri bilse şaşkına dönerdi sanırım. Ya şöyle, ya böyle diye içim içimi yerken, kadıncağız daha önce çalıştığı yerleri, çocukları ne kadar sevdiğini filan anlatıyordu. İçimi büyük bir sıkıntı kapladı. Teşekkür edip haberdar edecğiz sizi diyerek kadını yolladık.

Kapı kapanınca kocamla birbirimize baktık. Suratımı okudu, mutlu olacağını sanmıştım dedi.

Bilumum bahaneler uydurudm, kadınla, kendimle, bebekle ilgili, bu işin olmayacağına ikna ettim kendimi. Bahanelerimin hepsi yalandı, başka birine canımı bırakmak , nasıl olacakta olacaktı ?

Sonuç; şimdilik rafa kaldırıyorum bu yardımcı/ bakıcı işini. Sanırım önce kafamda çözmem gerekiyor.

Bunu okuyanlar arasında çocuğunu , evini bir yardımcıyla paylaşan varsa bana yazar mı lütfen? Nasıl oluyor da oluyor, güven yoktan nasıl var oluyor?