26 Şubat 2011 Cumartesi

Çok Değil , 5 Sene Önce...

Bundan çok değil 5 yıl önce...

- Evli değildim, çocuğum da yoktu.
- Tek başıma Ali Sami Yen stadının dibinde giriş katı ve pencereleri demirsiz bir evde yaşıyordum ( Bu ne cesaret??)
- 13 kg daha zayıftım
- 6 kredi kartına bayağı bir borcum vardı , bir kuruş birikmiş param da yoktu
- Hiç sevmediğim bir işte çalışıyordum
- Saçlarım sarıydı
- Günde 1 paket sigara içiyordum
- Ehliyetim de yoktu , arabam da
- Kendime güvenmeyi daha öğrenmemiştim.

Şimdi bakıyorum da, gençliğime methiyeler düzmek, ah keşke 25 olsam tekrar demek gelmiyor hiç içimden.
O başka bir insanmış, o kız şimdi nerede bilmiyorum. Bir dönem aynı isimi paylaştık onunla , sonra o gitti ben kaldım sanki. Yaşlanmak da değil, büyümek de. Değişmek işte bu, nefes aldıkça değişmek.

5 sene de her şey mi değişir ? 5 sene bu kadar uzun bir zaman mı gerçekten ?

24 Şubat 2011 Perşembe

Bir Kere Değil İki Kere...


Bir kere değil, iki kere.

İyi olmayı diliyorum, her şeyin iyi olmasını, yoluna girmesini, affedilmeyi, şükürlerimin kabul edilmesini.
Arınmayı diliyorum, basitleşmesini her şeyin, hedeflerime ulaşmayı ve hiç de uğraşmamayı. Kavgasız sıkıntısız elde etmeyi, kimseyi üzmemeyi.
Bir kere değil iki kere,
Artık bazı şeylerde tırmanmadan önüme gelisn, kendi kendine yoluna girsin istiyorum.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Ne Ara ??


" Sürekli büyüyor efendim durduramıyoruz !"

Çocuk dediğin de böyle bir şeymiş işte. Sabahları evden çıkarken "böhüüüü" diye ağlıyor, kşam eve girdiğinde kafasını çevirip bakmıyor. Seni bazen öpüyor bazen sallamıyor. Aha anne dedi derken "papapapapapa" diye babasına koşuyor. Kafasında üç tel saçını gözünün önüne düşürüp durmadan "püf püf" üflüyor. Önüne koyduğun bisküvileri kendi yiyor, önünden çekersen "hııı" diye kızgın kızgın parmağını sallıyor.

Bebek diyesim gelmiyor artık resmen, eşşek kadar çocuk mu oldu ne ? Daha bi de okula gidip insanı eleştirmeye filan başlayan versiyonları var bunların di mi? Hadi bakalım...

20 Şubat 2011 Pazar

Adam Maç Seyrederken Biz Napıyoduk ?


Sıkılldııımmm. Dıgıturk'e tek seferlik bayıldığı 36 TL ile, tek başına maç ortamı yaratmaya çalışıyor. Keşke arkadaşları ile izlemesi için gazlasaydım. Bir elinde bira, öbür eli stresli stresli saçlarında maç izliyoruz ablası. Aha bak şimdi de soruyo " Ne yazıyosun maçı mı yazıyosun"

Hayır hayatım senin maçın içimi şişirdi sıkıntıdan yazıyorum. Bak şimdi de baksana gole diyo. bebeğim baksam da ne anlıycam ki .Bak gene baksana. "OO güzel golmüş " diyorum. Bu seferde " Yalancıı" diyo. Ya evlendik bi de çocuk yaptık diye bu adam benle fazla mı içli dışlı oluyo ne ?

Neyse maç 90 dk, bi de arası var, ve ben maillerimi, facebooku, sözlüğü, ve gene aynılarını defalarca kontrol ettim. diziportta yeni dizi yok. İndirdiğim film inmek bilmedi. Ayrıcana buzdolabında da hayatımı hareketlendirecek hiçbi şey yok.

Böyle durumlarda hep yaptığım gibi hipnotize olmak için ekrana bakmak istiyorum, orada da beni hiç ilgilendirmeyen bir kaç adam maç yapıyor, Allahım çıldıriciim.

Kaderde varsa maç izlemek o zaman Burcu Esmersoy naifliğiyle yorumlayayım bari diyorum. Ama Aykut çok yaşlanmış ve F.B.'de türk futbolcu yok mu ambiyansında kalıyor laflarım.

Koca kişisi seni seviyorum ama bi daha ki sefere karısında yeterli dedikodu potansiyeli olan erkek arkadaşlarını çağırıp seyret maçları tamam mı.

8 Şubat 2011 Salı

Whitefest'teyiz!



Şirket olarak yer aldığımız ilk büyük işlerden, dondurucu soğukta , donan burunlar, içi su dolan kameralar ve sabahlara kadar devam eden partiler eşliğinde... Buyrun efendim Uludağ Whitefest, yeter ki içimiz üşümesin :)

2 Şubat 2011 Çarşamba

Defne...

Ekşi'de hakkında yazdığım entry...

"Benim onunkinden 6 ay kadar küçük bir oğlum var. sabahları işe giderken arkamdan içini çeke çeke ağlıyor. burnundan sümükleri akarken bir yandna da gözleriyle beni takip ediyor. ona doğru yaklaştığımda küçük ayakparmaklarının üzerinde yükseliyor dizlerime yapışıyor . tam konuşamasa da ne istediğini anlamamanın imkanı yok.
" beni kucağına al, beni bırakma, gitme, hep yanımda kal..."

ben de uzun uzun anlatıyorum, daha bir şey anlayacak yaşta olmamasına rağmen. bebeğim, bir kaç saate döneceğim diyorum. gelince seninle arabaları yarıştıracağız, gıdı gıdı yapacağız. gitmek korkutucu bir şey değil ki, mutlaka geri geliyorum bak. böyle yapma, hadi gel neşeli neşeli el sallayalım. tam ikna olmasa da ağlamıyor, nemli gözler ve somurtuk bir suratla beni uğurluyor.

işten dönünce bilerek zili çalıyorum, kapıyı açtıklarında pofuduk pofuduk koşuyor yanıma doğru , çığlıklar , kahkahalar. boynuma atlıyor, sen neredeydin der gibi ısırıyor bazen. beni daha önce kimse bu kadar sevmedi, bana bu kadar ihtiyaç dumadı.

sabahtan beri defne'yi düşünüyorum, bir de küçük bebeğini. benimki gibi o bebekte kesin. annesini bekliyor, nerede kaldı diye."