2 Şubat 2011 Çarşamba

Defne...

Ekşi'de hakkında yazdığım entry...

"Benim onunkinden 6 ay kadar küçük bir oğlum var. sabahları işe giderken arkamdan içini çeke çeke ağlıyor. burnundan sümükleri akarken bir yandna da gözleriyle beni takip ediyor. ona doğru yaklaştığımda küçük ayakparmaklarının üzerinde yükseliyor dizlerime yapışıyor . tam konuşamasa da ne istediğini anlamamanın imkanı yok.
" beni kucağına al, beni bırakma, gitme, hep yanımda kal..."

ben de uzun uzun anlatıyorum, daha bir şey anlayacak yaşta olmamasına rağmen. bebeğim, bir kaç saate döneceğim diyorum. gelince seninle arabaları yarıştıracağız, gıdı gıdı yapacağız. gitmek korkutucu bir şey değil ki, mutlaka geri geliyorum bak. böyle yapma, hadi gel neşeli neşeli el sallayalım. tam ikna olmasa da ağlamıyor, nemli gözler ve somurtuk bir suratla beni uğurluyor.

işten dönünce bilerek zili çalıyorum, kapıyı açtıklarında pofuduk pofuduk koşuyor yanıma doğru , çığlıklar , kahkahalar. boynuma atlıyor, sen neredeydin der gibi ısırıyor bazen. beni daha önce kimse bu kadar sevmedi, bana bu kadar ihtiyaç dumadı.

sabahtan beri defne'yi düşünüyorum, bir de küçük bebeğini. benimki gibi o bebekte kesin. annesini bekliyor, nerede kaldı diye."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder