24 Mart 2009 Salı

İstifa etmek için 20 neden


1- Başkasının cebi dolsun diye çalışıyorsan ve o başkasından açıkçası pek de hazzetmiyorsan

2- Kendini bazen köle gibi hissediyorsan, her yönüyle sömürülüyorsan

3- Çalışma zamanın günde 11 saatten ve haftada 5,5 günden fazlaysa

4- İşinde severek yaptığın bir tek şey bile sayamıyorsan.

5- 1 sene sonra bu işyerinde nerede olmak istersin sorusuna bön bön bakarak cevap veriyorsan

6- Yönetici olarak başında normalde selam bile vermeyeceğin insanlar varsa

7- İşten ayrılınca ne yapacağını planlamışsan

8- Yeterince birikmiş paran varsa,

9- En son ne zaman huzurlu ve dinlenmiş hissettiğini hatırlamıyorsan

10- Sağlığına ve insanlarla ilişkilerine iş hayatın zarar vermeye başladıysa

11- Son 3 senenin nereye uçup gittiğini hatırlamıyorsan

12- işyerinde başarılı olmak ile başarısız olmak arasında hiçbir fark yoksa

13- Sen de daha fazla potansiyel olduğuna inanıyorsan,

14- Yarın ölürsen daha istediğin çoğu şeyi yapamamış olarak gideceğini düşünüyorsan,

15- İşyerinde saygı yoksa,

16 - Sen gitmezsen birgün onlar sana güle güle diyecekse,

17 - Değiyor mu bunlara diye sorduğunda cevap belliyse,

18 - Sorunların kaynağı sadece bir kişiye bağlı ya da bir sürelik değilse,

19 - Bırakıp gitmeyi ilk defa deneyeceksen,

20 - Borcun yoksa,


Bence artık bırakıp gitmenin vakti gelmiş olabilir.

13 Mart 2009 Cuma

Mutluluk


İçimde tanımadığım biri var. Tahmin ettiğimden daha güçlü, tahmin edilemeyecek kadar beklenmedik birisi.

Daha tanışmıyoruz, ama bir yandan da sanki çok eskiden beri tanışıyorduk.

Bir şey hakkında istediğin kadar oku, düşün, dinle ve seyret kendin yaşamadan bir halt anlamıyorsun ya, biraz da öyle.


Play'a basabilirsiniz.

4 Mart 2009 Çarşamba

Play


Bir süredir hayatımın pause tuşuna basmış durumdayım. Herşey beklemede. Bilmiyorum sadece bana mı oluyor. Kafama taktığım, planladığım gibi gitmezse olana kadar tüm planlar rafa kalkıyor.

Temiz düşünüyorum, iyi düşünüyorum. Böyle düşündüğüm şeyler olur biliyorum.

Artık "play" tuşuna basmak istiyorum.

2 Mart 2009 Pazartesi

Küçük Kahramanlar


Yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki çocukların hepsinin ortak bir özelliği var . İlkokul öğrencisi olmalarının, okulları tarafından bir çocuk tiyatrosunu seyretmek için bizim salona getirilmelerinin, sahneye tiyatrocular çıktığında duydukları coşkunun haricinde.

Yukarıdaki resimde gördüğünüz çocukların hepsi konuşma ve işitme engelli. Bir firmanın çocuk tiyatrosunun kendilerine özel gösterimi için bizim salona geldiler. Salon 500 adet ilkokul öğrencisi içeri doluştuğunda olduğu gibiydi ; yerlerde yuvarlananlar, kavga edenler, merakla ve uslu uslu oyunun başlamasını bekleyenler.

Tek bir farkla, salonda çıt çıkmıyordu.

Bu küçük kahramanlar, ne kadar isteseler de "herhangi" bir çocuk olmayacaklar. Kaderlerinin onlara daha yaşamlarının başında taktığı çelmeyi öyle güzel savuşturmuşlar, öyle güzel gülüyor, öyle heyecanla iletişim kuruyorlar ki, onlar umudun küçük kahramanları.

Bu resme bir daha bakın. Sonra bir de dönün aynaya bakın. Onlar kadar mutlu
olmadığınıza eminim.