31 Mart 2010 Çarşamba

Ne Kadar Hızlı Büyüyor Bu Bebek Yav !

Çok hızlı büyüyor, çok hızlı geçiyor zaman . Hatta diyebilirim ki korkutuyor bu beni. Değişime karşı koyanları bağnazlıkla suçlayan ben , kendimi her tür değişime direnmeye çalışırken buluyorum bir anda.
Daha dün bıraktığım yerde yatıyordu, şimdi 180 derece dönmüş bluyorum.
Daha dün tek bildiği memeydi, şimdi püreler, ezmeler, biberonlar. Memeyi de bırakır yakında bu.
Daha dün kafasını okşayınca uyuyordu, şimdi kucakta gezmek istiyor.
Daha dün evden dışarı çıkmak nedir bilmezdi, şimdi hergün arabasıyla siteyi fırdönüyor.
Daha dün kaafasını sağdan sola çeviremiyordu, şimdi fıldır fıldır kafa bi orda bi burda.
çocuk büyütmek zor zanaatmiş , yeni anlıyorum. Bir düzen, bir kural, erdim dediğin bir huzur yok. Hep değişen , şekillenen bir ufaklık. Değişime karşı koymamaya , büyümesini ve farklılşmasını kabullenmeye karar verdim. Uyku saatlerini, yeme alışkanlıkalrını filan takmayacağım kafama. Akan bir nehir, kabul edeceğim.
Ama.
Daha dün karnımdaydı yaa...

30 Mart 2010 Salı

TİM Reunion


Cumartesi yeni evimizin terasında eski iş arkadaşlarımı ağırladım. Hey Allahım şu kurduğum cümlenin havalılığına ben bile inanamıyorum şu an. Neyse.

Güzel bir akşamdı, mangal gibi bir şey yaptık. Bir zamanlar hepimiz aynı yerde çalışıyorduk , e tabii uzun aradan sonra biraraya gelince saatler nasıl geçti anlamadık. Uzuzn zamandır gene alkole ara vermiştim , iki kadehcik şarap beni aptala döndürdü. Resimde aptal aptal bakan gözleri kısılmış mayışmış kişi de benim zaten.

Gecenin sonunda ismini vermek istemediğim bir erkek çocuğu mangalı devirip, ortalığı batırıp, bu güzel ortamı bozmasaydı gene iyiydik.
Neyse Gökşan arayıp durma tamam ya mangal çalışıyo, yağ izleri geçti :P
Not= Bu resimde olmayan değerli diğer eski iş arkadaşalrım, Cumartesi çalıştığınızı bildiğimiz için hiç haber verip sinir bozmayalım dedik...

28 Mart 2010 Pazar

Minik Eren'in Hızlı Hayatı


Eren'in hızlı hayatından gelişmeler ;


- Neredeyse 5 aylık oldum anasını satayım.

- Bana çok gizli bir arkadaş geliooo, kimse bilmio geldiğini ben biliyoruuummm :) Anlayan anladı :)

- Bronşoit diye bir hastalık kaptım , iki gün bir hastanede kaldık, tüm hemşireler bana hasta oldu:) Akrep cazibesi işte :)

- Sadece mavi pusetime oturunca kakamı yapıyorum. Neden bilmiyorum.

- Sonunda memeyi bırakacağımdan korkmadan bana normal emzikli bir biberon aldılar cuk cuk götürüyorum ek mamaları.

- Elma püresi yiyorum, muz ezmesi yiyorum, suyla ezilmiş petibör yiyorum. Lahmacun sardırıp yememe çok az kaldı.

- Dışarı çıkmayı, temiz hava almayı çok seviyorum. Kucağa çıkmak isteyince nazikçe söyleniyorum, sağolsunlar beni kırmıyorlar.

- Geceleri bazen çok uyanıyorum bazen az. Güvenilmez çılgın bir erkeğim ben.

- Bir aylık olduğum gençlik günlerimden daha çok gazım var bu aralar.
- Not = Resimde bana hastalığı bulaştıran zilliyi görüyorsunuz. Annemin arkadaşının kızımıymış neymiş git uzak dur benden dedim dinlemedi. Cazibeme kapıldı yanıma bile yattı. Al işte beni de hasta ettin diyorum kendisine buradan . Mutlu musun Eyşan?

22 Mart 2010 Pazartesi

Kısa Kısa

- Kadıköy Acıbadem Hastanesi'nde tüm kızlar, hemşire olsun doktor olsun ve hatta ne idüğü belirsiz takım elbiseliler olsun, neden bu kadar süslüsünüz? Bu bir kurum kanunu mu ? Ve neden hepiniz delicesine parfüm kokuyorsunuz ? Başınızda parfüm sıkmayıp makyaj yapmayınca dayak atan müdürler mi var? Neyse , hastaneden çıkş yaptığımız için çok mutluyum ve bunları görmezden gelebilirim. Gene de bebekle yatan hasta odasına yarım saatte bir günaydın diye bağırarak giren çalışan profili ağır makyajlarıyla Adana pavyonu ambiyansı yaratmadı değil.
- Eski çocuk doktorumuz Tamer Bey, yemin ederim seni çok seviyordum. Ama artık taşındık ve çok uzaksın, ayrıca da o cep telefonu açmamak için bir yemin etmiş gibisin. Yollarımızı ayırmamızın zamanı geldi..
Yeni çocuk doktorumuz İlkay Hanım. Ahu Tuğba'ya benziyorsun ve kadın doktorlara güvenmememe rağmen ben de güven duygusu uyandırdın . Hadi bismillah.
- Sevgili kayınvalidemler, Ankara'ya düğüne aynı arabada bir bebek ve beş kişi gitmemiz biraz yalan olur şimdiden söyliyim. Uçağa biner yarım saatte Ankara'ya giderim.
- Saat 4 buçuktan sonra yemek yemiyorum ve haftada bir kilo veriyorum. Saat 4 buçuğa kadar da ne bulursam yiyorum. Bakalım nereye kadar.
- Sevimli bakıcı ablamız, sen sallamasan da bu bebek uyuyordu dertsiz başımıza dert açtın yaaa.
İşte öyle böyle..

18 Mart 2010 Perşembe

Şişşt!

Olumsuz şeylerden bahsetmeyi sevmem. Dinlemeyi, üzülmeyi, anlatmayı ve seyretmeyi de sevmem. Negatifliklerin birbirini çağırdığına inanırım.
Bu nedenle uzun uzun anlatmayacağım.
Sadece şey diyeceğim ; Her şeyin başı hakketen sağlık. Sağlık olduktan sonra insanlar geri kalan her sorunu halledebilir. O yüzden tek dilek hakkın var deseler , ben ve sevdiklerim için sağlık dilerim.
Allah hastanelerde yatan, sağlıklarına kavuşmayı bekleyen, hastalıklarla mücadele eden herkese yardım etsin.

13 Mart 2010 Cumartesi

Dermalogica Beni Baştan Yarat


Dermalogica ve onu satan eczanedeki tıfıl ve sevimli kız ! Yaktınız ulen beni ! Ocağıma incir ağacı diktiniz.

Baharın gelmesiyle her kadın gibi kendimi yenileme , zayıflama, gençleşme , güzelleşme heveslerinin rüzgarına kapıldım gidiyorum bakalım nereye kadar. Hayır anlamadığım, ben bunu neredeyse 15 yaşımdan beri yapıyorum , ne bela iş yahu kadınlık.

Neyse, bugün o eczaneye girerken aklımda sadece bebetoma burun spreyi almak vardı. Sonra o çipil yanıma yaklaştı ve sordu "Cildiniz için ne kullanıyorsunuz hanımefendi?" doğruya doğru uzun zamandır bir şey kullanmıyordum. Bu cevabı duyan çipil beni dermalogica standının önüne doğru çekelemeye başladı.

Sonrası biraz bulanık. O anlattı , ben dinledim , o şovunu yaptı ben ağzım açık izledim hatta.

Sonuç;

Elimde boy boy dermalogica şişesiyle ben , teknosaya kadar gitmiş olan kocam beni elimde torbalarla görünce şaşkın, satıcı kız prim usulü çalışıyorsa ihya..

Hoşgeldin banyo masasının üzerine dermalogica. Umarım o servete değer.

12 Mart 2010 Cuma

Bebekler ve Sümükleri

Dünyada çok çok zor işler olduğuna inanırdım. Dağların zirvelerine çıkmanın , okyanusların derinliklerine dalmanın birer büyük macera olduğunu zannederdim. İnsanların cesareti kendilerini sınamalarıdır derdim. Ne kadar yanılmışım.
4 aylık bir bebeğin burnunu tıkayan adi sümük parçalarını minimal burnundan çıkarmayı denememiş insan ben zorluk nedir, çile nedir biliyorum demesin . Ben bu savaşı iki gündür bir elimde küçük tüp tonimer ( okyanus suyu) diğer elimde burun aspiratörü ile veriyorum. O küçücük burunun etrafında atmadığım takla kalmadı.
Lakin olmuyor efendim olmuyor. O küçük burun " Hırş.. hırş.. " sesler çıkarmaya ve beni üzmeye devam ediyor. Tosunum gözleri çipil çipil "Neden anne ?..neden?" dercesine bana bakıyor ve elimden bir şey gelmiyor.
Evet annelik maceramda geldiğim son durum budur. Bir sümük parçası karşısında yenik durumdayım ve bebeğimin burnunu açamadım diye doktorumuza gidersem bana deli der mi diye düşünmekteyim.

11 Mart 2010 Perşembe

Bu Sefer Tamam!


Kilo verirken sütüm kesilir mi ? Rejime başlamadan önce biraz daha beklesem mi? Bu kilolar yerleşir mi? Filan falan soruların arasında 1 hafta öncesi itibariyle rejime girmiş bulunuyorum. Rejim dediysem emziren kadın rejimi . Bu çerçevede aldığım kanun hükmünde kararnameler şunlar efendim;

- Akşamüstü saat 17:00'da en geç akşam yemeği yencek, sonra yemek yok.

- Tatlı yok, varsa K - bar ya da Piko var.

- Günaşırı spora gidip 1 saat cardio yapmak var, arada bir de yüzmeye gitmek var.

- Günde iki buçuk litre su içmek var.


İşte bu kadar! Zaten sütüm pek yetmediği için mama desteğine başlamıştık biz. Süt daha da azalmasın diye öyle ölümcül diyetlere giremeyeceğim ama en azından şu bir kaç şeye dikkat edersem bir fark olur diye düşünüyorum.

Zaten hamile kaldığım kiloya dönmeme 8 kg, evlenmeden önceki kiloma dönmeme ise 20 kg kaldı altı üstü.

Açılın çıtırlar, savulun sıfır bedenler , ve hatta kaçışın plajlardaki rus kadıncıklar, bu yaz ben bomba gibi geliyoruummm.

Allah sonumu hayır etsin...

2 Mart 2010 Salı

"Daha Bunlar İyi Günlerin..."


Bu repliği söylemeye meraklıyız milletcene. Özellikle de hemcinslerim. Sizin geçtiğiniz yolların başında olan birini mi gördün hemen yapıştırın "Bunlar daha iyi günlerin " lafını. Bir de suratınız da çok bilmiş gülümseme hatta o kaşlar kalkık.

Liseden üniversiteye girince görürsün bunlar daha iyi günlerin diyenler oldu. Üni'de iş hayatı başlasın asıl ondan sonra görürsün dediler. İş hayatına girdim evlenince asıl hayat başlıyor daha ne gördün ki dediler.

Evlendim bunlar daha cicim aylarınız diyenler çok oldu. Evleneli bir süre geçti, hamilelikte asıl kocanın gerçek yüzünü görürsün dediler. Hamile kaldım dur daha bunlar iyi günlerin çocuk doğsun göreceksin gününü dediler.

Çocuk doğdu biraz büyüsün asıl o zaman göreceksin işin zorluğunu diyorlar şimdi de.

Buradan etrafımdaki tüm kötümser çok bilmiş dümbeleklere cevabım;

Hadeeeeeeee Beeee!