21 Temmuz 2010 Çarşamba

Doktor


Ya bebeğe yeni bir doktor bulmalıyım, ya da kendime çekmekle aşınmayacak bir sabır tespihi . Nerden mi çıktı ? Kendini halt sanan doktorlar lotaryasından çıktı efendim . Anlamadınız mı baştan başlıyım.

Doktorumuz hoş bir hanım, hastanemiz de güzel, isimli, güven telkin eden bir ticarethane. he, bebiş iyi olsun gerisi beni alakadar etmez sigorta var sonuçta . Bir de tabii kışın soğuk alıp 3 gün hastanede yatınca bebek, her anlamda daha titizim ya da daha evhamlıyım ya da manyaklık sınırlarında dans ediyorum bilemiyorum.. Yani sonuçta normal bir bebek annesiyim, çok aşırı bidurumum yok.

Ama ne zaman dünyalar sempatiği doktor hanıma gitsek, bir kestirme çabaları. Hani muayene 10 dakikadan fazla sürerse başımıza taş yağacak sanki. E hadi ona da eyvallah, bu yakada yeniyiz doktor bulamayız . Sorulan sorulara bu da sorulur mu bakışları. Şunu mu yedirsem bunu mu yedirsem desem, bir eksik ne yedirirsen yedir demesi yani. Ters kadın. Evet şu an çirkinleşiyorum , buyrun;

Bana bak tıp okuycam diye gençliğini yemiş , sonra da hazmedememiş suratsız kadın! Sen orda vakıf gureba hastanesinde mesai yapmıyosun, kimbilir o hastanenin kadrosuna girebilmek için ne kadar yırtındın ve ayda kaç bin milyar tl alıyosun. Bi zahmet sorulan sorulara adam gibi cevap ver , ve sanki azıcık konuyla ilgiliymiş sana muayeneye gelen bebeği de önemsiyomuş gibi görünüver. Sevimsiz. Gıcık. Tipsiz.

Bu Türk ddoktorlarına House, Grey's Anatomy filan izlettirmeyin kardeşim, hepsi kendini zekice ve ters cevaplar vermek zorunda hissediyor , bir artizlikler bi bişeyler, te allaım yaa.

Neyse bana yeni bir çocuk doktoru lazım galiba ya bununla birbirimize girmemiz sanırım yakın.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

İşe Gitmeyen Ama Çalışan Anne

İşte karşınızda çalışan bir kadının anne olduktan sonraki en büyük dilemması. E, hamilelik bitti, bebek geldi, iyi kötü düzen de kurduk bir kaç ay içerisinde.. Peki şimdi ne yapacağım ? Bebekten önceki günlerdeki gibi işe devam mı? Yoksa iş hayatına el sallayarak veda edip domestik eksenli yeni bir hayat kurmak mı..İşte bence sorun burada başlıyor.
Ben sadece kendi penceremden görüneni yazabilirim. Dolayısıyla aşağıda yazdıklarım tamamiyle beni bağlar. Ve her cümle "Bence" öyledir, herkesin deneyiminin farklı ve kendine göre olduğu gibi..
Ben çalışmamayı seçtim şimdilik. Hayatımın bunu seçebileceğim noktasına gelene kadar da açıkçası değil çocuk, evlilik bile düşünmedim. Evet mantığının sesinden başka bir şey dinlemeyen bir Oğlak burcuyum , o ayrı. Bebeğin yanında olmak, 3 aylıkken onu bakıcıya bırakmamak, mesleğim gereği gecenin körlerine kadar çalışırken evdeki bebek beni özlüyor diye düşünüp duygusala bağlamamak için verdim bu kararı. Herşeyi düşündüğümü zannetmiştim, ama düşünmediğim toplumun çalışmayan anneye bakış açısıymış, onu gözden kaçırmışım. Özellikle hemcnsleriniz sizi yargılarken acımasız davranabiliyor. Buyrun bakın üşenmedim maddeledim her zamanki gibi :)

- İşe gitmiyorsanız, bu sizin yan gelip yattığınızı gösterir. Çünkü bebekler ve çocuklar akşama kadar uslu uslu otururlar ve sizin yapacak hiç bir işiniz olmaz. Bu nedenle İşe gitmeyen anne, çalışmayan annedir.
- Çalışmayan bir anneyseniz, en elitist zevkiniz kadın programları izlemek olabilir ve eğitim -kültr seviyenizle ilgili çok yüksek beklentilere girilmemelidir.
- Eşiniz sizden daha baskın, daha akıllı ve daha yetkindir.
- Eğitimli bir kadın olarak evde oturuyorsanız en iyi tabiriyle kendinize yazık ediyor ve aptallık ediyorsunuzdur.
- Daha önceden çalışan bir anneyseniz, hayatı boyunca çalışmamış 60 yaşında dınının dınısı akraba teyzeler bile gördüklerinde ne zaman işe başlayacağınızı sorar.
- Çalışan kadınlar çocuklarından ayrılarak ne kadar büyük fedakarlıklar yaptıklarını tane tane anlatırlar ve siz otomatikman gelen bir suçluluk duygusuyla kafanızı sallayarak dinlersiniz.

Şimdi bu konuylailgili yazarken maddi zorunlulukları bir yana bırakırsak, şunu söylemek istiyorum ; Anne olduktan sonra çalışmak da, çalışmamak da birer tercihtir. İSteyen hayat içindeki iki rolü de beraber yürütmeye karar verir, işine geri döner. Hatta bu işe geri dönme mevzusunu, çok sıkılmıştım, nefes almaya ihtiyacım vardı kelimeleriyle açıklayan arkadaşlarım var, ki gayet normal karşılıyorum. İsteyen, biraz ara vereceğim, bir yaşına iki yaşına kadar der. İsteyen, çalışacağım ama kendi kurallarımla der ve bir maceraya atılır, kendi işini kurar ( ki blogger camiasında çok görüyoruz bu örneği) . İsteyen de hayır artık ben bir anneyim der evde oturur çalışmak filan aklına gelmez. Ben bunların hepsini normal, hepsini birer tercih olarak ve kişiye özgü görüyorum . Bence kimse kimseye açıklama yapmamalı. Herkesw istediği gibi bir anne olmalı.
Bebeğin her anında yanında olmak ne kadar güzelse, eminim hayatta annelikten başka vasıfların olması, başka bir role daha girebilmek de o kadar güzeldir.
Kimse birbirini yargılamamalı o nedenle, komşunun bahçesi herkese daha güzel görünebilir, ama hepimizin evi aynı sokakta sonuçta, hepimiz ANNEYİZ, , öyle değil mi?

13 Temmuz 2010 Salı

Tatilde


Tatilde bebek;

Denizi sevdi, sokaklardaan eve girmek bilmedi, nereye taşısak yanımızda geldi, bol bol terledi ve mızmızlandı, plajdaki tüm teyzelerin sevgilisi oldu, kaşıntılı kabartılar döktü, sivrisineklerin saldırısına uğradı, akşam gezmesinde tanıştığımız kabadayı bebekten korktu ve ağladı, kahvaltı sofrasına sulanmaya başladı, ananesi ve dedesine bilumum sevimlilik yaptı bu sevimliliklerin kendisine haçlık olarak döneceği günü bekliyor, bahçedeki kedi ve köpekleri oyuncak sandı kendisiyle ev gelmedikleri için ağladı, ve kısacası tatilin tadını o çıkardı anasını satıyım...


Tatilde ben ;

Yüzdüm , yandım, kumru yedim, içtim, para harcadım, rejimi bozdum, sonra rejimi toparladım, neredeyse her akşam balık yedim, teenager yıllarıma geri dönmüş gibi hissettim aile yanında, bir ara içimden sibel arna çıkacaktı, itinayla onu geri gönderdim, telefondan internetten uzak yaşadım, çalışanlar kızmasın çalışmayan anne olduğuma bir kere daha şükrettim, hayaller kurdum, kitaplar okudum, istanbul'a dönüş yolunda da hep sustum