4 Ocak 2010 Pazartesi

Yeni Yılın İlk Günü


Yılbaşında aylardan sonra ilk kez içtiğim iki kadeh şarap beni çam ağacından aşağıya düşmüş bir hale getirdi. Zaten normalde de alkole dayanıksızımdır, ama bu uzun aradan sonra içince iyice şapşala döndüm. Bebek erken uyuduğu için yeni yıla biz iki sefil yılbaşı ağacımızın ışıklarıyla aydınlanmaya çalışan karanlık salonda şarap içerek girdik. Bir an şöyle etrafıma baktım , hayal ettiğim çoğu şeye sahip olduğumu düşündüm ve şükrettim. Yılbaşı şükretmek için güzel bir fırsat.

2010'un ilk sabahı, bence doktoru tarafından haince 1 Ocak sabahı sezaryen olmaya ikna edilen kankamın doğumu için Acıbadem Maslak Hastanesi 'ne gittim. Yeni yıl'a egzantrik bir başlangıç oldu. Doğum stresi içindeki Ailenin yanında hazır bulundum, anneyi rahatlattım, aile büyüklerine şımarıkça kendi bebeğimin fotosunu göstererek dikkatlerini dağıttım, bahşiş zarflarını dağıttım, bol bol foto çektim ve bebeğin yanında bol bol poz verdim. Sonuç olarak, dünya nüfusuna pembe yanaklı bir kız bebek daha katılmış oldu.

Küçük kankalık grubumuzun 10 yıllık diğer üyesi Ayşe, çalıştığı için saat 4'e doğru gelebildi hastaneye. O gelince nöbeti devredip eve , erkeklerime dönme zamanının geldiğine karar verdim.

Evde beni babasının beslemeye üşendiği bayık bir bebek ve çamaşır- bulaşık makinalarını boşaltmadan, sabah söylediğimiz poğaçaları yiyerek 6 saat geçirmiş bir koca karşıladı. Aile olmak eskiden ne kadar korkutucuysa, şimdi bir o kadar güzel diye düşündüm.

Her şey zamanı gelince güzel hatta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder