25 Temmuz 2009 Cumartesi

Hayatımın En Mutlu Anıymış , Bilmiyordum...


Geçen yazın sonunda , Eylül ayının ortasında, tüm pisliğini kusmuş, boşalmış Çeşme'de yaptığım 15 günlük tatilin pek çok güzel anısı var. İstanbulluların terketmesiyle sokakları boşalan Alaçatı, Ayayorgi'de jet-ski biçecek derdi olmadan denize girmek, Dalyan'ın boş balıkçıları, Ilıca'da dalgalara salak çocuklar gibi zıplarken birileri görecek ne diyecek diye kasmamak...

Tam bir huzur detoksuna bünyeyi bırakmışken, her sahnede elimde Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi kitabı vardı. Plajdan plaja sürüklediğim bu kitap, sonbaharda yaptığım bu sessiz tatilin dokusuna ancak bu kadar uyabilirdi. Ne aşk acılarını etkileyici bulurum, ne ayrılıkları, ne obsesyonları. Ama Masumiyet Müzesi'nde farklı bir şeyler olduğunu okurken hissetmiştim.

Neyse efenim, üzerinden neredeyse 1 sene geçti. Bir sürü kitap okudum bu arada, elimden geldiğince yelpazenin geniş olmasını isterim okuduklarım söz konusu olunca. Yerlisi yabancısı bir sürü hikaye, bir sürü de yazar okudum bir sene boyunca.

Sonra demin nerden aklıma geldiyse, şu kararı verdim. Son 1 senede Masumiyet Müzesi , okuduğum en etkileyici kitaptı ! Bir senedir beni daha çok etkileyenini okumadım.,
Yani , nasıl anlatayım bıraktığı tadı, çok iyi basketbol oynayan bir adama , ya da çok iyi şarkı söyleyen bir kadına, kabullenmişlikle bakıp, "vay anasını" dersiniz ya. Bu kitapta da işte böyle bir büyü var. Sadece anlattığı konu değil, kelimeleri kullanış şekli. Sanki gizlice sayfaların arasına bir büyü üflemiş Orhan Pamuk. Nasıl anlatabileceğimi bilemiyorum.

Özetle,romanın ilk cümlesinde bile bir farklılık yok mu sizce ;


"Hayatımın en mutlu anıymış , bilmiyordum..."


2 yorum:

  1. kitabı tekrar okuma isteği veren bi yazı olmuş. belki son cümle olmasaydı gayretlenmezdim ama sizin son(kitabın ilk) cümlesinin okunduğu an kitaplığa doğru gidilen andır. =)

    YanıtlaSil
  2. En kısa zamanda okunmak üzere listeye aldım bile :)

    YanıtlaSil